Konkordato Kanun Yolu Nedenleri – İstinaf Kararı
Konkordato müessesesinde, yargılama neticesinde verilen nihaî karar (tasdik veya konkordatonun reddi) kararına karşı öncelikle İstinaf kanun yoluna başvurma, İstinaf mahkemesi tarafından verilecek karara karşı ise Temyiz kanun yoluna başvurma imkânı getirilmiştir. Konkordato hakkında verilen ret kararına karşı istinaf/temyiz kanun yoluna başvurma hakkına sadece, konkordato talep eden borçlu veya konkordato talep eden alacaklı sahiptir. Bir diğer ifadeyle, konkordatonun reddi kararına karşı, (konkordato talep etmeyen) müdahil alacaklıların istinaf/temyiz kanun yoluna başvurma hakları bulunmamaktadır. Alacaklıların kanun yoluna başvurması hakkında getirilen tek istisna ise, tasdik kararı verilmesi ihtimalinde günceme gelmektedir. Buna göre tasdik kararına karşı kanun yoluna yalnızca konkordatoya itiraz etmiş alacaklılar başvurabilecektir. Bu durum yalnızca tasdik kararı verilmesi halinde aranmakla birlikte, alacaklıların ayrıca konkordatoya itiraz etmiş olmaları da şarttır. Yani konkordatoya itiraz etmemiş alacaklıların her ihtimalde istinaf/temyiz kanun yoluna başvurma hakkı bulunmamaktadır.
İstinaf/temyiz kanun yoluna başvurma süresi ise 10 gündür. Bu süre içerisinde yapılan kanun yolu başvurularında yapılacak incelemeler ise Hukuk Muhakemeleri Kanunun ilgili maddeleri uyarınca yapılacak ve sonuçlandırılacaktır.
İstinaf/temyiz kanun yoluna hangi hallerde başvurulacağı veya başvurulamayacağı hususunda İstinaf kararları çerçevesinde açıklama yapmakta fayda vardır.
1) İstinaf Kanun Yoluna Yalnızca Alacaklılar Toplantısında Olumsuz Oy Kullanan ve Tasdik Duruşmasına Kadar Konkordatoya İtirazını Bildiren Alacaklılar Başvurabilir.
Kanun düzenlemesinde, alacaklının kanun yoluna başvurabilmesi için konkordatoya itirazını bildirmiş olması şartı aranmaktadır. İİK. 304 madde düzenlemesinde, tasdik duruşmasının görüleceği tarihten üç gün öncesinde kadar yazılı olarak itirazda bulunulması halinde duruşmaya katılabileceği, ancak bir itirazda bulunulmaması halinde ise duruşmada yer alamayacağı kabul edilmiştir.
Konkordato projesi hakkında yapılan alacaklılar toplantısında ret oyu kullanan alacaklının, duruşmaya gelmemesi halinde, konkordatonun tasdiki kararına karşı kanun yoluna başvurma hakkının bulunmadığı gerek yerleşik içtihatlar gerekse doktrinde kabul edilmektedir. Dolayısıyla, alacaklının olumsuz oy kullanmasının yanında, itirazını bildirir şekilde tasdik duruşmasına katılması gerekmektedir. Aksi halde bu alacaklı yönünden istinaf yoluna başvurma imkanı söz konusu olamayacaktır.
2) Konkordatoya Kaydedilmeyen (Çekişmeli) Alacak İstinaf Sebebi Yapılamaz.
Konkordato kapsamında yapılan üzerine yasal süresi içerisinde bildirilen alacağa ilişkin olarak konkordato komiserleri, İİK. 300 uyarınca borçlunun beyanını almak durumundadır. Bu yöntem ile konkordatoya başvuran borçlu tarafından söz konusu alacak çekişmeli hale getirilebilmekte, söz konusu alacağın tamamı veya bir kısmı reddedilebilmektedir.
Konkordatoya başvuran borçlu tarafından alacağın tamamı veya bir kısmının reddedilmesi üzerine, redde konu miktar çekişmeli alacak haline gelmektedir. Bu noktada kanun koyucu, çekişmeli hale gelen alacak hakkında alacaklıya konkordato yargılamasının dışında ayrı bir olanak tanımıştır. Çekişmeli hale gelen alacağın ne şekilde nisaba dahil olup olmayacağı hususunda ise, konkordato yargılamasının görüldüğü ticaret mahkemesinden bir karar alınması gerekecektir. Ne var ki Ticaret Mahkemesi tarafından verilecek bu karar alacağın hangi oranda nisaba dâhil edileceğinin belirlenmesi ile sınırlı olduğundan, maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmemektedir. Dolayısıyla alacaklı, İİK. 308/b madde düzenlemesinin sağladığı olanaktan faydalanarak söz konusu çekişmeli miktar hakkında “Çekişmeli Alacak Davası) açabilecek ve alacağını ayrı bir dava konusu yapabilecektir.
Alacağı çekişmeli hale gelen alacaklı, İİK. 308/b hükmü uyarınca çekişmeli alacak davası açma olanağı bulunduğundan, sırf alacağın konkordato nisabına iddia ettiği şekilde dahil edilmediğinden bahisle tasdik kararına karşı İstinaf/Kanun yoluna başvurması söz konusu olamaz. Zira bu durum ayrı bir yargılama konusu yapılabilecektir.
3) Mahkemenin Müdahale İstemi Hakkında Karar Vermemiş Olması (Tasdik) Kararın Ortadan Kaldırılmasını Gerektirmez
Konkordato yargılaması, çekişmesiz yargı alanı içerisinde yer aldığından, yerleşik içtihatlarda konkordato yargılamasına müdahale edilmesinin mümkün olmayacağı kabul edilmektedir. Uygulama da her ne kadar alacaklıların müdahil sıfatı kazanarak, mahkemeye beyan ve itirazda bulunabilmesi mümkün olabilse de teknik anlamda bir davaya müdahaleden söz edilmesi mümkün olamamaktadır. Dolayısıyla, ilgili alacaklı tarafından mahkemeye yapılan müdahale talebi hakkında bir karar verilmemiş olması, konkordato tasdik kararının ortadan kaldırılmasını gerektirmeyecektir.
4) Borca Batık Olmamakla Birlikte Kısa Vadeli Borçların Derhal ve Tam Olarak Ödenecek Güçte Olunması, Konkordato Koşullarının Oluşmadığı Sonucunu Doğurur.
Konkordato müessesesine, borçlarının vadesi geldiği halde ödeyemeyen veya borçlarını vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunan her borçlu başvurabilmektedir. Konkordatoya başvuran borçlunu, konkordato için gerekli koşulları taşıyıp taşımadığı hakkında yapılacak değerlendirme ise, Cari Oran ve Asit-Test Oranı kriterleriyle yapılmaktadır.
Mahkeme tarafından görevlendirilen konkordato komiserleri, borçlunun borca batıklık durumu ile likitide oranlarının tespitlerini yaparak bir rapor halinde mahkemeyi bilgilendirir. Şayet borçlunun mali durumu borca batık değil ve kısa vadeli borçlarının tamamını derhal ödeyebilecek güçte olduğu tespit edilirse, bu durumda İİK 285 madde düzenlemesi gereği konkordato koşulları oluşmadığından bahisle konkordatonun tasdikine karar verilmesi mümkün olamayacaktır.
---
Tüm bu açıklanan hususlar hakkında verilen Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2021/850 E. 2021/1405 K. Sayılı kararı;
T.C. ESAS NO : 2021/850 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İNCELENEN KARARIN: Alacaklı vekilleri tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi. GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ : İSTİNAF NEDENLERİ HUKUKİ NEDEN VE GEREKÇE Öğretide “itiraz eden alacaklı” kavramı ile “konkordatoya kaydedilmiş olsun ya da olmasın konkordatonun tasdiki talebinin incelendiği duruşmaya gelerek konkordatonun tasdiki talebinin reddine karşı itirazlarını dile getiren alacaklı”nın kast edildiği ve özellikle konkordatoya red oyu kullansalar bile duruşmaya gelmemiş olan alacaklıların tasdik kararına karşı yasa yoluna gitme yetkilerinin bulunmadığı konusunda fikir birliği vardır (bkz. Postacıoğlu , İ. E.: Konkordato, Ankara 1965, s.93, n.64; Kuru, B.: İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, 2.b., Ankara 2013, s.1502; Tanrıver, S./Deynekli, A.: Konkordatonun Tasdiki, Ankara 1996, s.158; Altay, S./Eskiocak, A.: Konkordato ve Yeniden Yapılandırma Hukuku, 5.b., İstanbul 2019, s.354, n.354; Buruloğlu, E./Reyna, Y.: Konkordato Hukuku ve Tatbikat,İstanbul 1968, s.74). Nitekim Yargıtay da İcra ve İflas Kanunu'nun yürürlüğe girdiği 04.09.1932 tarihinden bu yana aynı yönde karar vermektedir (Yargıtay 11. HD. 09.10.1989/6449-5145; Yargıtay 19. HD. 03.10.1995/7350-7821). İstinaf yasa yoluna başvuran *** AŞ ve *** AŞ Açıklanan nedenlerle kaydedilmeyen alacak hakkında dava açma hakkı bâki olup bunların istinaf sebebi yapılmasına ve bu tutarların bölge adliye mahkemesince b) Konkordato çekişmesiz yargı alanına tâbi bir iş olup bu şekilde yapılan yargılamaya müdahale edilmesi mümkün değildir. Zira (bilindiği üzere) asli müdahale dava konusu üzerinde bir hak sahipliği iddiasına dayalı olup, konkordatoda yargılama konusu edilen bir sübjektif hak bulunmamaktadır. Fer’i müdahale de ilke olarak rücu’a ilişkin olup konkordatoda bunun da yeri yoktur. Gelinen noktada ilk derece mahkemesinin müdahale istemi konusunda karar vermemiş olması kararın kaldırılmasını gerektirmez. Bu yöne ilişkin talebin reddi gerekmiştir. Asit-test oranının 1:1 olması işletme finansmanında "oldukça iyi" sayılmaktadır (Akgüç, s.471). Bu anlamda konkordatonun temel koşulu olarak ifade edilen vadesi geldiği hâlde borçların ödenememesi veya ödenememe tehlikesinin bulunup bulunmadığının saptanmasında en pratik ve doğru yolun, işletmenin cari oranı ile asit-test oranı başta olmak üzere likidite oranlarının değerlendirilmesi olduğu sonucuna varılmaktadır (bkz. Karakaş, C.F.: Borca Batık Olmayan Borçlunun Tenzilat Konkordatosu İstemi ve Seçenekli Konkordato Projesi, Medeni Usul ve İcra-İflas Hukuku Dergisi, C.XVI, 2020/3, S.47, s.782 vd.). Somut olaya dönüldüğünde: HÜKÜM : GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 07/10/2021 |
- Konkordato Başvuru Masrafları
- Konkordatonun Kefalet Sözleşmesine Etkileri
- Konkordato Mühleti İçinde Karar Verilmesi Gerektiği Hakkında Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı
- Konkordato Mühleti İçinde Elektrik Kesintisi Yapılamayacağı
- Konkordato Tasdik Duruşmasının Kesin Mühletin Tamamlanmasından Sonraki Bir Tarihe Bırakılması - Yargıtay Kararı
- Konkordato Çekişmeli Alacak Davası Zorunlu Arabuluculuk Şartı
- İcra ve İflâs Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair 7327 Sayılı Kanun
- Konkordato Takas Mahsup Yasağı Ve Teminat Senetlerinin Durumu
- Konkordato Mühletinde İşçilik Alacağının Durumu
- Konkordato Sürecinde Karşılıksız Çek