Bizi Takip Edin!
Dil Seçimi:

Konkordato Tasdik Duruşmasının Kesin Mühletin Tamamlanmasından Sonraki Bir Tarihe Bırakılması - Yargıtay Kararı

06.10.2024

Konkordato yargılamasını gören mahkeme tarafından verilecek tasdik kararı, kesin mühlet içerisinde verilmek zorundadır. Mahkeme, mühlet hükümleri devam ederken konkordato yargılaması (tasdik duruşması) için bir duruşma günü belirleyip, gün ve saatini İİK. 288. Maddesi uyarınca Ticaret Sicil Gazetesi ve Basın İlan Kurumunun resmi ilan portalında ilan edecektir.

Mahkemenin tasdik duruşmasını konkordato kesin mühlet içinde değil de kesin mühletin tamamlanmasından sonra yapması halinde uygulamada ciddi sorunlar meydana gelmektedir. İcra ve İflas Kanunu’nun 304/1 madde düzenlemesinde kural olarak “Mahkeme, komiseri dinledikten sonra kısa bir zamanda ve her halde kesin mühlet içinde kararını vermek zorundadır.” hükmü yer almaktadır. Kesin mühletin tamamlanacağı tarih içinde karar verilmemesi halinde konkordatonun tüm hüküm ve sonuçları kanun gereği kendiliğinden kalkacaktır. Dolayısıyla, kesin mühlet içinde karar verilmemesi halinde, konkordato hüküm ve sonuçları ortadan kalkacağından, hükümden düşen konkordato hakkında tasdik kararı verilmesinin de pek tabii olarak mümkün olamayacağı sonucuna varılmaktadır.

Konkordato kesin mühlet kararı kural olarak 1 yıl süre için verilir. Bu süre, güçlük arz eden durumlarda, mahkeme tarafından 6 aya kadar uzatılabilir. Uzatılan bu altı aylık mühlet bitmeden evvel konkordato hakkında tasdik yargılamasının yapılması gerekir. Her ne kadar kesin mühlet içinde karar verilmesi zorunluluğu düzenleniyor olsa da bu kanun hükmünün bir istisnası bulunmaktadır.

Konkordato hakkında yapılan yargılamada kesin mühlet içinde bir karar verilemeyeceği anlaşılması halinde mahkeme, karar verilinceye kadar mühlet hükümlerinin devamına karar verebilir. Ancak bu süre 6 aydan fazla olamayacaktır (İİK. 304/2).

Mahkeme tarafından, İcra ve İflas Kanunu’nun 304/2 madde fıkrası uyarınca, konkordato hakkında karar verilinceye kadar mühlet hükümlerinin devamına yönelik bir ara karar verilmeyip, kesin mühlet tamamlandıktan sonra tasdik kararı verilmesi halinde, yukarıda anılan hükümler uyarınca konkordatonun usulden reddine hükmeden Bölge Adliye Mahkemesi kararlarıyla karşılaşılmaktadır. Bu durum, mahkemenin hukuki nitelendirmede yapmış olduğu hatadan kaynaklı olup konkordato talep eden borçlu ve alacaklıların aleyhine sonuç doğuracaktır.

Mahkemenin, İİK. 304/2. madde fıkrası uyarınca bir ara karar olmaksızın kesin mühlet tamamlandıktan bir süre sonra tasdik kararı vermesi halinde, mahkemenin zımnen İİK. 304/2 hükmünü uygulamaya soktuğu Yargıtay 6. Hukuk Dairesi tarafından kabul edilmektedir.

---

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/4647 E. , 2021/2251 K.

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi

İLK DERECE MAHKEMESİ: Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı olan bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen kararın temyizen tetkiki alacaklı Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. vekili ile davacılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Talep edenler vekili, davacı şirketin ekonomik durgunluktan etkilendiğini, davacı gerçek kişilerin ise şirket borçlarından müteselsil sorumlulukları bulunan yetkililer olduklarını ileri sürerek, İİK'nun 285. Ve TTK'nun 286. madde hükümleri gereği konkordato geçici mühleti verilmesini ve konkordatonun tasdikini talep ve dava etmiştir. İlk derece mahkemesince, konkordato sürecinin başarıyla tamamlanmasının tüm davacılar açısından olanaklı olduğu belirtilerek, davacı şirketin konkordato projesinin tasdikine karar verilmiştir.

İlk derece mahkemesi kararına karşı bir kısım alacaklılar vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi tarafından, ilk derece mahkemesince, İİK'nın 304/2. maddesine uygun bir ara kararı alınmaksızın, duruşmanın kesin mühletin dolduğu tarihten sonrasına bırakılması ve kesin mühletin bitiminden çok sonra tasdik kararı verilmesinin doğru olmadığı belirtilerek, ilk derece kararının düzeltilip yeniden esas hakkında karar verilmesi ile konkordato istemlerinin usulden reddine karar verilmiştir.

Kararı, talep edenler vekili temyiz etmiştir.

1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve HMK 355. maddedeki kamu düzenine aykırılık halleri re’sen gözetilmek üzere istinaf incelemesinin, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı kuralına uygun biçimde inceleme yapılıp karar verilmiş ve verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiş olmasına göre, alacaklı Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2-Talep edenler vekilinin temyiz itirazları yönünden:

Talep, borçlu şirket ve yetkilileri hakkında, İİK’nın 285. vd. maddeleri uyarınca geçici ve kesin mühlet kararları verilmesi ile konkordato projesinin tasdiki istemine ilişkindir. İİK'nın 304/1. maddesi mahkemenin konkordato hakkındaki kararını herhalde kesin mühlet içinde verilmesi hükmünü getirmiştir. İkinci fıkrası ise "Konkordato hakkında yapılan yargılamada kesin mühlet içinde bir karar verilemeyeceği anlaşılırsa; mahkeme, gerekli görürse komiserden gerekçeli bir rapor da alarak, karar verilinceye kadar mühlet hükümlerinin devamına karar verebilir" hükmünü içermektedir.

Bahsi geçen maddede yargılamanın gidişatına göre, bilhassa özel güçlük arz eden durumlarda, kesin mühlet içinde kararın verilemeyeceğinin anlaşılması halinde mahkemece konkordato kararının verilmesine kadar mühlet hükümlerinin devamına karar verilebilecektir. Zira mühlet içinde karar verilemediğinde mühletin kalkması halinde, takip yasağının kalkması gibi konkordatonun amacına ulaşmasını engelleyecek sonuçlar ortaya çıkabilecektir.

304. maddenin 1. maddesi düzenleyici bir hüküm içermekte olup, bu hükme bir sonuç bağlanmamıştır. Kaldı ki ikinci fıkrada kesin mühlet içinde bir karar verilemeyeceğinin anlaşılması halinde hakime 6 aylık bir mühlet tanınmıştır. Kanun koyucu abesle iştigal etmez. Kesin mühlet içinde konkordato konusunda karar verilmemesi haline bir sonuç bağlanacaksa bu hükmün kanuna dercedilmesi gerekir. Ayrıca bir sonraki fıkrada hakime 6 aylık bir süre verilmez.

Hakim; kanunda belirlenen bu süreyi ara kararına geçirerek kullanmaya başladığını belirtmek durumunda mıdır? Bu süre kesin mühlet tedbirleri ile ilgili olup, yargılamanın sonuçlandırılması ile ilgisi olmadığından bu soruya olumsuz cevap verilmelidir. Bu durumda hakim, kendisine komiser tarafından rapor ibraz edilmesini müteakip gereken hızda yargılamasını yapıp konkordatoyu sonuçlandırmalıdır. Bu yargılama sırasında İİK 304/2 maddesinde yazılı 6 aylık sürenin hakim tarafından yargılama sırasında kullanılması da mümkündür.

Somut olayda mahkemece, kesin mühletin hitamından sonraki bir tarihe duruşma günü tayin edilmesi suretiyle 304/2 madde kapsamında verilmiş olan 6 aylık uzatma yetkisinin zımnen kullanıldığının kabul edilmesi gerekir. Kaldı ki, komiser heyetince nihai rapor 08.09.2020 günü ibraz edilmiş olup bu tarih ile karar tarihi arasında geçen 50 günlük süre, tebliğ işlemleri, itirazların sunulması ve sonucunda mahkemece yapılacak inceleme ve değerlendirme süreci dikkate alındığında, makul kabul edilebilecek niteliktedir. Ayrıca yargılama sürecine etkisi bulunmayan, hiçbir kusuru olmayan, talep edenlerin ve konkordatoya kabul oyu kullananların makul süre olarak kabul edilebilecek 18 günlük gecikme nedeniyle, cezalandırılması doğru görülmemiştir. Böyle bir durum, sadece borçlunun değil; alacaklıların da zarara uğramasına neden olabilecektir. Zira, üçte iki ya da daha fazla bir çoğunlukla kabul edilen ve alacaklıların kendilerine iflasa nazaran daha avantajlı bir durum yaratacağı inancıyla muvafakat verdikleri konkordato projesinin salt geç tayin edilmiş duruşma günü nedeniyle usulden reddedilmesi, onların da daha az oranda tatmin edilmesi sonucunu doğurabilir. Oysa, böyle ağır sonuçlar doğuran işlemin sorumlusu, ne alacaklılar ne de borçludur.

Açıklanan nedenlerle; istinaf incelemesini yapan bölge adliye mahkemesince, işin esasına girilerek, tasdik şartlarının oluşup oluşmadığının tartışılması gerekirken, yanılgılı gerekçelerle istemin usulden reddi doğru olmamış, kararın bozulması uygun görülmüştür.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi kararı usul ve yasaya aykırı görüldüğünden talep edenler yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden taraflara iadesine, HMK 373/2. maddesi gereğince dosyanın Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 14.12.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Diğer Haberler
Web sitemizdeki çerezleri (cookie) kullanıcı deneyimini artıran teknik özellikleri desteklemek için kullanıyoruz. Detaylı bilgi için tıklayınız.
Tamam